DÜŞÜK MAAŞ ZAMLARINI KABUL ETMİYORUZ!

Gündem 17.01.2021 - 23:28, Güncelleme: 15.06.2023 - 07:39 3077+ kez okundu.
 

DÜŞÜK MAAŞ ZAMLARINI KABUL ETMİYORUZ!

Eğitim Ve Bilim İşgörenleri Sendikası maaş zamlarını ve seçmeli ders dayatmasını protesto etti.

Eğitim Ve Bilim İşgörenleri Sendikası maaş zamlarını ve seçmeli ders dayatmasını protesto  etti. Eğitim İş Ordu Şubesi Başkanı Neşet Sayman ‘Ne yazık ki hükümet Salgın ve afet demeden bir yandan eğitimde ideolojik dayatmayı sürdürmekte bir yandan da kamu emekçilerini sefalete mahkûm etmektedir. Bilindiği üzere 4-11 arası sınıflarda okuyan öğrencilerin alacağı derslerin 4-22 Ocak tarihleri arasında belirlenmesi gerekmektedir. Sendikamızın ulaştığı MEB'in iç yazışmalarında bilim, sanat, spor ve yabancı dillerle ilgili dersleri gölgeleyip dini içerikli derslere yönlendirme yapılması yönünde çalışma yapılacağı anlaşılmıştır. İl Milli Eğitim Müdürlüklerinden İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerine gönderilen talimatta dini içerikli derslerin seçilmesi için ilçe müdürlerine büyük rol düştüğünün altı çizilmektedir. İlçe Milli Eğitim Müdürlerinin de bu talimatı görev kabul edip, okul müdürlerine seçmeli derslerde nasıl dayatma yapacaklarına dair sunum hazırlamış olduğu da sendikamızın eline geçen belgelerden anlaşılmaktadır. Belli ki dayatılan derslerden başka dersleri almayı talep edecek çocuklarımıza yine "bu dersi verecek öğretmen yok" yalanı, tozlu raflardan çıkarılıp hazırda bekletilmektedir. Biz bu oyunu daha önce de izledik ve mücadelemizle bu oyunu bozduk! Aynı oyunun sahnelenmesine izin vermeyeceğiz! Seçmeli derslerdeki bu dayatma ile normalde okulların önünden bile geçmesine izin verilmemesi gereken, sicilleri ağza alınmayacak suçlarla kabarmış, Cumhuriyetin değerlerine, bilime, sanata ve spora alerjisi, söylemlerinden taşan STK görünümlü toplulukların eğitim öğretime dahil olması sağlanmaya çalışılmaktadır. Bu dayatmalar, okullardaki norm dengesini alt üst ederek; fen bilimleri, resim, müzik ve beden eğitimi gibi dallardaki eğitim emekçilerini de mağdur edecek ve etmiş bir girişimdir. Eğitim-İş olarak uyarıyoruz: “Çocukların zihinsel yönelim ve becerilerine göre bir eğitimden geçmelerini sağlayacak sistem" söylemini dilinden düşürmeyen Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk, başında bulunduğu bakanlığın, kendi söylemiyle bu kadar çelişen bir uygulamanın nasıl hayata geçirildiğini kamuoyuna açıklamalı ya da söylemindeki bilim, beceri, sanat, doğa vb. "çağdaşlık" vurgulu yaklaşım "takiyye" değilse, derhal harekete geçerek, seçmeli dersleri tüm okulları imam hatipleştirmenin bir aracı olarak kullanmaya çalışan yöneticiler hakkında gerekli işlemi yapmalıdır. Altını tekrar çiziyoruz: Seçmeli dersi belirleme süreci, velinin bilgisi dahilinde, öğrenci tarafından yapılır. Buradaki asıl amaç, öğrencinin kendini keşfetmesi ilgi ve yetenekleri doğrultusunda kendini yapılandırmasıdır. Konunun Türkiye'nin her ilinde takipçisi olduğumuzu, dayatmanın devreye sokulduğu her yerde mücadele edip, hukuki yollara başvuracağımızı ilan ediyoruz. Ayrıca, Uzaktan eğitimde fırsat eşitliği ve öğrencilerin internete ulaşımını sağlanamamışken öğrencilere not verilmesi hakkaniyete uymamaktadır doğru da değildir. Milli Eğitim Bakanlığı bu kararından vaz geçmelidir. Bu talebimiz yarınlarımız olan çocuklarımız içindir ve çocuklarımızın uğrayacağı haksızlığa karşı; bugün, öğretmenleri olarak çocuklarımızın safında yer alıyor ekranlarımızı karartıyoruz. Eğitimde bu sorunlar yaşanırken hükümet bir yandan da tüm kamu emekçilerini sefalete mahkûm eden uygulamalara hayata geçirmektedir. TÜİK, 2020 yılı Aralık ayında bir önceki aya göre %1,25, bir önceki yılın Aralık ayına göre enflasyonun %14,60 olduğunu iddia etti. Oysa gıda ürünlerinde fiyat artışı son bir yılda %30’ları bulmuştur. Son bir yılda doğalgaza %34, elektriğe %33 oranında zam gelmiştir. Açıklanan enflasyon oranı ile yıl boyunca yaşanan zamlar ve harcama oranlarındaki düşüş karşılaştırıldığında, gerçek enflasyonun %14,6’lık orandan daha fazla olduğu herkesin malumudur. Açıklanan zam oranı; çalışanların, emeklilerin, asgari ücretlilerin ve hayatın gerçek enflasyonunu yansıtmamakta, sadece iktidarın istediği oranı yansıtmaktadır. TÜİK verilerini yönlendirenler ve de ülkede ekonomik kriz yokmuş gibi htirenler dahi açıklanan rakamları inandırıcı bulmamaktadır. Nihayetinde yapılan zamlar da bu inancımızı doğrulamaktadır. Yoksulluk sınırı altındaki maaşlarla geçinemeyen vatandaşlar yaşamını sürdürebilmek için bankalara borçlandılar. Vatandaşlarımızın bankalara olan borcu 834 milyar TL’yi aşmış durumdadır. Siyasal iktidar böylesi bir ortamda, biz emekçileri sefalete ve açlığa sürüklemiş, krizin faturasını yine bize, emeği ile geçinen halka kesmiştir. İktidar, iki, üç, dört maaş alan bürokratlara para bulurken, faiz lobilerine milyarlarca dolar faiz ödemeye devam ederken, geçilmeyen köprülere, tünellere ve bir avuç müteahhitte para bulurken, memurun ve emeklinin yüzde %7,36 zamma muhtaç edilmesini, emekçiler olarak kabul etmiyoruz. İktidarın; ekonomik kriz ve covid-19 salgınının ağır şartlarında asgari yaşam mücadelesi veren kamu emekçilerine, emeklilere ve işçilere acı reçete dayatmasını kabul etmiyoruz. TÜİK’in, yönlendirme rakamlarla gerçek fiyat artışlarını gizleyen ücret artışlarımızı kabul etmiyor; kamu çalışanlarının kayıplarının telafi edilmesini talep ediyoruz.Bu talebimizin hayata geçirilmesi için de toplu sözleşme masası yeniden kurulmalı ve kamu çalışanlarına ek zam verilmelidir. Sadece satın alma gücünün korunabilmesi için bu oran %30 olmalıdır. Ve de emekçilerin; temel ekonomik sorunları arasında yer alan işsizlik, enflasyon, hayat pahalılığı, yoksulluk, yüksek borçluluk gibi sorunlara kalıcı çözümler için kamucu politikalara dönülmelidir. Asgari ücret vergi dışı bırakılmalı vergi dilimleri %15’ten %10’a düşürülmelidir ve sabit tutulmalıdır.  
Eğitim Ve Bilim İşgörenleri Sendikası maaş zamlarını ve seçmeli ders dayatmasını protesto etti.

Eğitim Ve Bilim İşgörenleri Sendikası maaş zamlarını ve seçmeli ders dayatmasını protesto  etti.
Eğitim İş Ordu Şubesi Başkanı Neşet Sayman ‘Ne yazık ki hükümet Salgın ve afet demeden bir yandan eğitimde ideolojik dayatmayı sürdürmekte bir yandan da kamu emekçilerini sefalete mahkûm etmektedir.
Bilindiği üzere 4-11 arası sınıflarda okuyan öğrencilerin alacağı derslerin 4-22 Ocak tarihleri arasında belirlenmesi gerekmektedir. Sendikamızın ulaştığı MEB'in iç yazışmalarında bilim, sanat, spor ve yabancı dillerle ilgili dersleri gölgeleyip dini içerikli derslere yönlendirme yapılması yönünde çalışma yapılacağı anlaşılmıştır.
İl Milli Eğitim Müdürlüklerinden İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerine gönderilen talimatta dini içerikli derslerin seçilmesi için ilçe müdürlerine büyük rol düştüğünün altı çizilmektedir. İlçe Milli Eğitim Müdürlerinin de bu talimatı görev kabul edip, okul müdürlerine seçmeli derslerde nasıl dayatma yapacaklarına dair sunum hazırlamış olduğu da sendikamızın eline geçen belgelerden anlaşılmaktadır.
Belli ki dayatılan derslerden başka dersleri almayı talep edecek çocuklarımıza yine "bu dersi verecek öğretmen yok" yalanı, tozlu raflardan çıkarılıp hazırda bekletilmektedir. Biz bu oyunu daha önce de izledik ve mücadelemizle bu oyunu bozduk! Aynı oyunun sahnelenmesine izin vermeyeceğiz!
Seçmeli derslerdeki bu dayatma ile normalde okulların önünden bile geçmesine izin verilmemesi gereken, sicilleri ağza alınmayacak suçlarla kabarmış, Cumhuriyetin değerlerine, bilime, sanata ve spora alerjisi, söylemlerinden taşan STK görünümlü toplulukların eğitim öğretime dahil olması sağlanmaya çalışılmaktadır.
Bu dayatmalar, okullardaki norm dengesini alt üst ederek; fen bilimleri, resim, müzik ve beden eğitimi gibi dallardaki eğitim emekçilerini de mağdur edecek ve etmiş bir girişimdir.
Eğitim-İş olarak uyarıyoruz:
“Çocukların zihinsel yönelim ve becerilerine göre bir eğitimden geçmelerini sağlayacak sistem" söylemini dilinden düşürmeyen Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk, başında bulunduğu bakanlığın, kendi söylemiyle bu kadar çelişen bir uygulamanın nasıl hayata geçirildiğini kamuoyuna açıklamalı ya da söylemindeki bilim, beceri, sanat, doğa vb. "çağdaşlık" vurgulu yaklaşım "takiyye" değilse, derhal harekete geçerek, seçmeli dersleri tüm okulları imam hatipleştirmenin bir aracı olarak kullanmaya çalışan yöneticiler hakkında gerekli işlemi yapmalıdır.
Altını tekrar çiziyoruz: Seçmeli dersi belirleme süreci, velinin bilgisi dahilinde, öğrenci tarafından yapılır. Buradaki asıl amaç, öğrencinin kendini keşfetmesi ilgi ve yetenekleri doğrultusunda kendini yapılandırmasıdır.
Konunun Türkiye'nin her ilinde takipçisi olduğumuzu, dayatmanın devreye sokulduğu her yerde mücadele edip, hukuki yollara başvuracağımızı ilan ediyoruz.
Ayrıca, Uzaktan eğitimde fırsat eşitliği ve öğrencilerin internete ulaşımını sağlanamamışken öğrencilere not verilmesi hakkaniyete uymamaktadır doğru da değildir. Milli Eğitim Bakanlığı bu kararından vaz geçmelidir. Bu talebimiz yarınlarımız olan çocuklarımız içindir ve çocuklarımızın uğrayacağı haksızlığa karşı; bugün, öğretmenleri olarak çocuklarımızın safında yer alıyor ekranlarımızı karartıyoruz.
Eğitimde bu sorunlar yaşanırken hükümet bir yandan da tüm kamu emekçilerini sefalete mahkûm eden uygulamalara hayata geçirmektedir.
TÜİK, 2020 yılı Aralık ayında bir önceki aya göre %1,25, bir önceki yılın Aralık ayına göre enflasyonun %14,60 olduğunu iddia etti. Oysa gıda ürünlerinde fiyat artışı son bir yılda %30’ları bulmuştur. Son bir yılda doğalgaza %34, elektriğe %33 oranında zam gelmiştir.
Açıklanan enflasyon oranı ile yıl boyunca yaşanan zamlar ve harcama oranlarındaki düşüş karşılaştırıldığında, gerçek enflasyonun %14,6’lık orandan daha fazla olduğu herkesin malumudur.
Açıklanan zam oranı; çalışanların, emeklilerin, asgari ücretlilerin ve hayatın gerçek enflasyonunu yansıtmamakta, sadece iktidarın istediği oranı yansıtmaktadır. TÜİK verilerini yönlendirenler ve de ülkede ekonomik kriz yokmuş gibi htirenler dahi açıklanan rakamları inandırıcı bulmamaktadır. Nihayetinde yapılan zamlar da bu inancımızı doğrulamaktadır.
Yoksulluk sınırı altındaki maaşlarla geçinemeyen vatandaşlar yaşamını sürdürebilmek için bankalara borçlandılar. Vatandaşlarımızın bankalara olan borcu 834 milyar TL’yi aşmış durumdadır.
Siyasal iktidar böylesi bir ortamda, biz emekçileri sefalete ve açlığa sürüklemiş, krizin faturasını yine bize, emeği ile geçinen halka kesmiştir.
İktidar, iki, üç, dört maaş alan bürokratlara para bulurken, faiz lobilerine milyarlarca dolar faiz ödemeye devam ederken, geçilmeyen köprülere, tünellere ve bir avuç müteahhitte para bulurken, memurun ve emeklinin yüzde %7,36 zamma muhtaç edilmesini, emekçiler olarak kabul etmiyoruz.
İktidarın; ekonomik kriz ve covid-19 salgınının ağır şartlarında asgari yaşam mücadelesi veren kamu emekçilerine, emeklilere ve işçilere acı reçete dayatmasını kabul etmiyoruz.
TÜİK’in, yönlendirme rakamlarla gerçek fiyat artışlarını gizleyen ücret artışlarımızı kabul etmiyor; kamu çalışanlarının kayıplarının telafi edilmesini talep ediyoruz.Bu talebimizin hayata geçirilmesi için de toplu sözleşme masası yeniden kurulmalı ve kamu çalışanlarına ek zam verilmelidir. Sadece satın alma gücünün korunabilmesi için bu oran %30 olmalıdır.
Ve de emekçilerin; temel ekonomik sorunları arasında yer alan işsizlik, enflasyon, hayat pahalılığı, yoksulluk, yüksek borçluluk gibi sorunlara kalıcı çözümler için kamucu politikalara dönülmelidir.
Asgari ücret vergi dışı bırakılmalı vergi dilimleri %15’ten %10’a düşürülmelidir ve sabit tutulmalıdır.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ordumanset.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.