Kadına Yönelik Şiddete Hayır!

Gündem 25.11.2013 - 11:42, Güncelleme: 15.06.2023 - 07:39 1963+ kez okundu.
 

Kadına Yönelik Şiddete Hayır!

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü

Ancak, dünyanın birçok ülkesinde ve Türkiye’de kadınlar değişik biçimlerde şiddete uğruyor. Kadınların eğitimden yoksun bırakılarak eve mahkûm edildiği, ekonomik faaliyetinin yasal ve geleneksel birçok engelle kısıtlandığı, çalışma yaşamında bin bir haksızlık ve ayrımcılıkla karşılaştığı, toplumun en fakir kısmını oluşturduğu ve kendi kaderine terk edildiği koşullarda, şiddetin ilk hedefi de doğal olarak, en korumasız ve zayıf kesimi şüphesiz kadınlar. Kadına yönelik şiddetin bildik hüzünlü öyküleri, toplumun ve devletin duyarsızlığı ile büyüyor. Şiddet yalnızca bedenlere zarar vermiyor, kadınların öz saygısını, ihlale direnme ve hak arama arzusunu zayıflatıyor veya yok ediyor. Dünyada kadına yönelik şiddet, özellikle ekonomik, siyasal ve etnik sorunlarla iç içe geçerek artmaktadır. Mardin'de Şemsiye Allak'ın ailesi tarafından taşlanarak öldürülmesine karar verilmesi bunun en somut ve güncel örnekleridir. Bugün dünya üzerinde yaşayan kadınların yarısı eşlerinden şiddet görüyor. Çin'de, yılda 1 milyon kız çocuğu doğar doğmaz öldürülüyor. Dünyada bu yolla kaybedilen kadın sayısı 40-50 milyonu buluyor. Uluslararası Göç Örgütü, her yıl 2 milyon kadının sınır ötesi kadın ticaretinde kullanıldığından bahsediyor. ABD'de, her 6 dakikada bir kadına tecavüz ediliyor. İngiltere'de, her 7 kadından biri birlikte olduğu erkek tarafından tecavüze uğruyor. Fransa'da, her ay 6 kadın aile içi şiddet nedeniyle hayatını kaybediyor. Bunlarla birlikte, paylaşım savaşları, işgaller, ağır ekonomik bunalımlar ve yoksulluk kadınları şiddet cenderesine daha fazla itiyor. Türkiye'de %97'si şiddet gören kadınlar var. Hala bana çıkıp ta kimse biz çağ atladık, biz şöyleyiz böyleyiz demesin, başta aile ve sosyal hizmetler bakanlığı olmak üzere daha fazla bu konuda çalışıp caydırıcı önlemler almalı artık kimsenin hayatını kaybetmesine izin verilmemeli bu kadın yâda erkek hiç fark etmez devletimiz insana yapılan şiddete ve zulme asla müsaama göstermemeli ve yaptırımları olabildiğince de ağırlaştırmalıdır. Adana’da Sokak ortasında, polislerin gözü önünde vahşice bıçaklanan kadını hala hatırlıyoruz. Diyarbakır'da, kendilerine ve kocalarına bilgi verilmeden kısırlaştırılan 17 kadını, namus cinayetleri sonucunda yaşamını yitiren yüzlerce kadın var. Cinsel istismarlar nedenleriyle işinden kovulan, evinden çıkartılmaya çalışılan ve toplum tarafından yok sayılan, aşağılanan kadınlara kim sahip çıkacak, kadınların ve kız çocuklarının bizlere emanet olduğunu bilmeyen dini bilgileri de eksik onlara karşı nasıl sorumluluklarımız olduğunu ya bilmek işlerine gelmiyor yâda bilmezden geliyorlar. Çalışmak istediği için, gece sokağa çıktığı için, eylem yaptığı için saldırıya uğrayan kadınlar. Gözaltında tecavüze uğrayan, jandarma ve emniyet güçleri önünde sorgusuz sualsiz 'bekâret kontrolü'yapılan kadınlar. Bence İşsizlik, yoksulluk ve eğitimsizlik, aile içi şiddetin, cinnetlerin, intiharların, cinsel tacizin, fuhuşun, hırsızlığın inanılmaz boyutlara gelmesine neden olmuştur. Diğer yandan; namus, töre cinayetleri, koca-baba dayakları, işkence medyada magazinleştirilerek sunuluyor. Şiddete uğrayan kadının ne yaptığı, ne söylediği ya da nasıl giyindiği sorgulanıyor. Fiziksel, sözel ve cinsel şiddete uğrayan kadınların bunu hak edip hak etmediği tartışılıyor, kurbanlar suçlanıyor, suçlular mağdur ilan ediliyor. Şiddet, dinsel geleneksel önyargılarla, cinsiyet ayrımcı politikalarla ve yasalar eliyle meşrulaştırılıyor. Devletin kadınlara yönelik her türlü şiddet eylemini açık bir şekilde kınamasını, şiddete uğrayan kadınlar için başvuru ve sığınma evlerinin sayısının artırılmasını, ücretsiz danışmanlık, psikolojik ve tıbbi destek ve yasal yardımın yapılmasını, cinsiyet ayrımcı politikalar, yasalar ve uygulamaların kaldırılmasını eylem ve eğitim projelerinin kadın örgütleriyle birlikte hayata geçirilmesini, aile içi şiddeti ve genel olarak kadın ve çocuklara yönelik şiddeti önlemek için kampanyalar, ana, baba eğitim programları başlatılmasını, kadınların ekonomik özgürlüğü için çalışmasının önündeki engellerin kaldırılmasını, sosyal güvenlik, parasız eğitim ve parasız sağlık hakkından yararlanılmasının sağlanmasını, medyanın, kadın ve çocuklara yönelik şiddeti teşvik edici yayınlar üzerinde kendi oto denetim mekanizmasını kurarak kadın ve çocuklara yönelik şiddeti bir malzeme olarak kullanmaktan vazgeçmesini, evde, sokakta, işyerinde, yaşanan kadına yönelik şiddetin sorumlularının yargılanmasını ve caydırıcı yasal tedbirler alınmasını toplumsal barışın sağlanması gerekiyor.Kadına asla şiddet uygulanmaması için ciddi ve caydırıcı cezaların yasalaştırılması gerektiğini düşünüyorum.Düşünmekle de kalmayıp bu konuyla ilgili hem şahsım adına hem de gazetem adına elimizden geleni yapacağımıza da söz veriyoruz.Artık annelerimiz,kızlarımız ve kadınlarımız üzülmesin,üzmeyelim,üzdürmeyelim ,üzenlere de izin vermeyelim.Kadınlar bir çiçektir onlara sevgiyle ve ilgiyle yaklaşıp dertlerine her zaman çare olmak için uğraşalım.Önce insana sonra herkesin yaşama hakkına saygı duyalım.Şiddetin her türlüsüne HAYIR!!!
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü

Ancak, dünyanın birçok ülkesinde ve Türkiye’de kadınlar değişik biçimlerde şiddete uğruyor. Kadınların eğitimden yoksun bırakılarak eve mahkûm edildiği, ekonomik faaliyetinin yasal ve geleneksel birçok engelle kısıtlandığı, çalışma yaşamında bin bir haksızlık ve ayrımcılıkla karşılaştığı, toplumun en fakir kısmını oluşturduğu ve kendi kaderine terk edildiği koşullarda, şiddetin ilk hedefi de doğal olarak, en korumasız ve zayıf kesimi şüphesiz kadınlar. Kadına yönelik şiddetin bildik hüzünlü öyküleri, toplumun ve devletin duyarsızlığı ile büyüyor. Şiddet yalnızca bedenlere zarar vermiyor, kadınların öz saygısını, ihlale direnme ve hak arama arzusunu zayıflatıyor veya yok ediyor. Dünyada kadına yönelik şiddet, özellikle ekonomik, siyasal ve etnik sorunlarla iç içe geçerek artmaktadır. Mardin'de Şemsiye Allak'ın ailesi tarafından taşlanarak öldürülmesine karar verilmesi bunun en somut ve güncel örnekleridir. Bugün dünya üzerinde yaşayan kadınların yarısı eşlerinden şiddet görüyor. Çin'de, yılda 1 milyon kız çocuğu doğar doğmaz öldürülüyor. Dünyada bu yolla kaybedilen kadın sayısı 40-50 milyonu buluyor. Uluslararası Göç Örgütü, her yıl 2 milyon kadının sınır ötesi kadın ticaretinde kullanıldığından bahsediyor. ABD'de, her 6 dakikada bir kadına tecavüz ediliyor. İngiltere'de, her 7 kadından biri birlikte olduğu erkek tarafından tecavüze uğruyor. Fransa'da, her ay 6 kadın aile içi şiddet nedeniyle hayatını kaybediyor. Bunlarla birlikte, paylaşım savaşları, işgaller, ağır ekonomik bunalımlar ve yoksulluk kadınları şiddet cenderesine daha fazla itiyor. Türkiye'de %97'si şiddet gören kadınlar var. Hala bana çıkıp ta kimse biz çağ atladık, biz şöyleyiz böyleyiz demesin, başta aile ve sosyal hizmetler bakanlığı olmak üzere daha fazla bu konuda çalışıp caydırıcı önlemler almalı artık kimsenin hayatını kaybetmesine izin verilmemeli bu kadın yâda erkek hiç fark etmez devletimiz insana yapılan şiddete ve zulme asla müsaama göstermemeli ve yaptırımları olabildiğince de ağırlaştırmalıdır. Adana’da Sokak ortasında, polislerin gözü önünde vahşice bıçaklanan kadını hala hatırlıyoruz. Diyarbakır'da, kendilerine ve kocalarına bilgi verilmeden kısırlaştırılan 17 kadını, namus cinayetleri sonucunda yaşamını yitiren yüzlerce kadın var. Cinsel istismarlar nedenleriyle işinden kovulan, evinden çıkartılmaya çalışılan ve toplum tarafından yok sayılan, aşağılanan kadınlara kim sahip çıkacak, kadınların ve kız çocuklarının bizlere emanet olduğunu bilmeyen dini bilgileri de eksik onlara karşı nasıl sorumluluklarımız olduğunu ya bilmek işlerine gelmiyor yâda bilmezden geliyorlar. Çalışmak istediği için, gece sokağa çıktığı için, eylem yaptığı için saldırıya uğrayan kadınlar. Gözaltında tecavüze uğrayan, jandarma ve emniyet güçleri önünde sorgusuz sualsiz 'bekâret kontrolü'yapılan kadınlar. Bence İşsizlik, yoksulluk ve eğitimsizlik, aile içi şiddetin, cinnetlerin, intiharların, cinsel tacizin, fuhuşun, hırsızlığın inanılmaz boyutlara gelmesine neden olmuştur. Diğer yandan; namus, töre cinayetleri, koca-baba dayakları, işkence medyada magazinleştirilerek sunuluyor. Şiddete uğrayan kadının ne yaptığı, ne söylediği ya da nasıl giyindiği sorgulanıyor. Fiziksel, sözel ve cinsel şiddete uğrayan kadınların bunu hak edip hak etmediği tartışılıyor, kurbanlar suçlanıyor, suçlular mağdur ilan ediliyor. Şiddet, dinsel geleneksel önyargılarla, cinsiyet ayrımcı politikalarla ve yasalar eliyle meşrulaştırılıyor. Devletin kadınlara yönelik her türlü şiddet eylemini açık bir şekilde kınamasını, şiddete uğrayan kadınlar için başvuru ve sığınma evlerinin sayısının artırılmasını, ücretsiz danışmanlık, psikolojik ve tıbbi destek ve yasal yardımın yapılmasını, cinsiyet ayrımcı politikalar, yasalar ve uygulamaların kaldırılmasını eylem ve eğitim projelerinin kadın örgütleriyle birlikte hayata geçirilmesini, aile içi şiddeti ve genel olarak kadın ve çocuklara yönelik şiddeti önlemek için kampanyalar, ana, baba eğitim programları başlatılmasını, kadınların ekonomik özgürlüğü için çalışmasının önündeki engellerin kaldırılmasını, sosyal güvenlik, parasız eğitim ve parasız sağlık hakkından yararlanılmasının sağlanmasını, medyanın, kadın ve çocuklara yönelik şiddeti teşvik edici yayınlar üzerinde kendi oto denetim mekanizmasını kurarak kadın ve çocuklara yönelik şiddeti bir malzeme olarak kullanmaktan vazgeçmesini, evde, sokakta, işyerinde, yaşanan kadına yönelik şiddetin sorumlularının yargılanmasını ve caydırıcı yasal tedbirler alınmasını toplumsal barışın sağlanması gerekiyor.Kadına asla şiddet uygulanmaması için ciddi ve caydırıcı cezaların yasalaştırılması gerektiğini düşünüyorum.Düşünmekle de kalmayıp bu konuyla ilgili hem şahsım adına hem de gazetem adına elimizden geleni yapacağımıza da söz veriyoruz.Artık annelerimiz,kızlarımız ve kadınlarımız üzülmesin,üzmeyelim,üzdürmeyelim ,üzenlere de izin vermeyelim.Kadınlar bir çiçektir onlara sevgiyle ve ilgiyle yaklaşıp dertlerine her zaman çare olmak için uğraşalım.Önce insana sonra herkesin yaşama hakkına saygı duyalım.Şiddetin her türlüsüne HAYIR!!!

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ordumanset.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.